
İnternet dünyasının en sevilen müzisyen kedisi Bongo Cat, sadece sevimli bir "meme" olmaktan çıkıp Steam'de devasa bütçeli yapımlara kafa tutan bir deve dönüştü.
Milyonlarca dolarlık geliştirme bütçesine sahip Grand Theft Auto 5 veya Call of Duty gibi oyunları anlık oyuncu sayısında geride bırakan bu fenomen, dışarıdan bakıldığında basit bir ritim veya tıklama oyunu gibi görünse de arka planda bambaşka bir ekonomi dönüyor. Peki ekranda sadece patileriyle bongo çalan bir kedi varken nasıl oluyor da yüz binlerce insan saatlerce bu oyunu açık tutuyor?

Bongo Cat oyununun bu denli popülerleşmesinin ana sebebi, aslında oynanışın kendisinden ziyade Steam'in "Topluluk Pazarı" sistemiyle entegre çalışan kazanç modelinde yatıyor. Tıpkı daha önce "Banana" oyununda gördüğümüz furyaya benzer şekilde, Bongo Cat de oyunculara oyunu sadece açık tuttukları için belirli aralıklarla "item" yani envanter eşyası düşürme şansı veriyor.
Kullanıcılar oyunu indiriyor, arka planda çalıştırıyor ve belirli saatlerde envanterlerine düşen farklı nadirlikteki kedi kostümlerini Steam pazarında gerçek para karşılığında satabiliyorlar. Kısacası o yüz binlerce "oyuncu"nun büyük bir kısmı aslında oyunu oynamıyor, sadece bilgisayarlarını açık bırakıp düşecek eşyaları bekliyor.

Bu durum, oyunun anlık oyuncu sayısında neden bir anda GTA 5 gibi devleri geçtiğini de net bir şekilde açıklıyor. Olay tamamen "pasif gelir" elde etme umuduna dayanıyor. Nadir bir Bongo Cat görünümünün pazarda yüksek fiyatlara alıcı bulabilmesi, insanları oyunu 7/24 açık tutmaya teşvik ediyor. Bu da sistemde yapay bir kalabalık yaratıyor.
Oyuncuların çoğu, bilgisayar başında bile değilken oyunun sunucularında aktif görünüyor ve bu durum istatistiklere rekor kıran sayılar olarak yansıyor. Yani bu popülerlik, oyunun hikâyesinden veya grafiklerinden değil, tamamen oyuncuların "belki değerli bir eşya düşer ve satarım" motivasyonundan kaynaklanıyor.

Sonuç olarak Bongo Cat, bir oyun olmaktan çok, kullanıcıların şansını denediği dijital bir piyango biletine dönüşmüş durumda. Geliştiriciler, çok düşük maliyetle ürettikleri bu basit yazılım üzerinden pazar komisyonlarıyla gelir elde ederken, oyuncular da birkaç dolar kazanma umuduyla elektrik harcıyor.
Bu furya, Steam'in algoritmasının nasıl "hacklenebileceğinin" ve basit bir ekonomik teşviğin, milyon dolarlık oyunlardan bile daha fazla ilgi çekebileceğinin en güncel ve en ilginç kanıtlarından biri olarak oyun tarihine geçmiş durumda.