
Teknoloji hayatımızı kolaylaştırıyor mu, yoksa yavaş yavaş kontrolü mü ele geçiriyor? Cebimizdeki akıllı telefonlardan, "Acaba bizi dinliyor mu?" dediğimiz ev asistanlarına kadar teknolojiyle çevrili bir dünyada yaşıyoruz.
İşte tam da bu "Ya olursa?" sorularını en çarpıcı şekilde soran, bizi geleceğe dair hem heyecanlandıran hem de fena hâlde korkutan en iyi teknoloji distopyası dizilerini sizler için bir araya getirdik.
Her bölümü ayrı bir film tadında olan bu antoloji serisi, modern hayatın ve yakın gelecekteki teknolojilerin karanlık yüzünü tokat gibi suratımıza çarpıyor. Sosyal medyada aldığımız "like"ların hayatımızı yönetmesinden, bilincimizi dijital dünyaya kopyalamaya kadar her bölümde farklı bir teknolojik kâbusu işliyorlar. "Acaba bu bölümden sonra hangi teknolojik alete şüpheyle baksam?" diye düşündürten cinsten.
Eğer işteki stresi eve, evdeki sorunları işe taşımaktan yorulduysanız, bu dizi tam size göre bir kâbus sunuyor. "Severance" (Koparma) adlı bir prosedürle, çalışanların iş yeri anıları ile özel hayat anıları tamamen birbirinden ayrılıyor. Kulağa harika gelse de "işteki siz" ile "dıştaki siz" aslında iki farklı insan hâline geldiğinde ve biri âdeta bir köleye dönüştüğünde işler fena karışıyor.
Zenginlerin, "Ev Sahibi" denilen aşırı gerçekçi androidlerle dolu devasa bir Vahşi Batı temalı parkta fantezilerini gerçekleştirdiği bir dünyadayız. Parkta her şey serbest ancak robotlar bilinç kazanmaya ve onlara yapılanları hatırlamaya başladığında, bu lüks eğlence kanlı bir hayatta kalma mücadelesine dönüşüyor. Westworld kesinlikle insan nedir, bilinç nedir diye sorgulatan, beyin yakan bir seri.
Gündüzleri bir siber güvenlik uzmanı, geceleri ise sistemi çökertmeye çalışan bir hacker olan Elliot'un hikâyesi. Bu dizi, günümüzün dijital dünyasında ne kadar savunmasız olduğumuzu, büyük şirketlerin ve gözetim toplumunun hayatımızı nasıl kontrol ettiğini en gerçekçi şekilde anlatanlardan. Paranoyak bir gerilim arıyorsanız, doğru yerdesiniz.
Bu dizi, "yakın gelecek" temasını en sarsıcı işleyenlerden biri. Sıradan bir İngiliz ailenin 15 yıllık geleceğini takip ediyoruz. Teknolojinin, politikanın ve toplumsal değişimlerin hayatlarını nasıl altüst ettiğini izlerken, "Bu kadarı da olmaz" diyemiyorsunuz, çünkü hepsi korkutucu derecede mümkün görünüyor. Dizi bittiğinde içinize bir sıkıntı oturması garanti.
Bilincinizin dijital bir "yığın"a (stack) kaydedildiği ve teorik olarak sonsuza kadar yaşayabildiğiniz bir gelecek düşünün. Tabii, yeni bir "beden" (sleeve) alacak kadar paranız varsa. Bu cyberpunk dünyasında zenginler âdeta tanrılaşırken, bedenler arası geçiş yapan bir dedektifin karmaşık bir cinayeti çözmesini izliyoruz. Görsel olarak muazzam bir teknoloji distopyası.
Silikon Vadisi'ndeki gizemli bir teknoloji şirketinin, evrenin sırlarını çözecek bir kuantum bilgisayar projesi üzerine kurulu bu mini dizi, ağır temposuna rağmen izleyenleri felsefi bir yolculuğa çıkarıyor. "Özgür irade var mı, yoksa hepimiz bir simülasyonda mıyız?" sorularını soran, görsel açıdan büyüleyici ve gizemli bir yapım.
Her evde "Synth" adı verilen, insana benzeyen robot yardımcıların olduğu bir dünyadayız. Bu robotlar ev işlerinden çocuk bakımına her şeyi yapıyorlar. Ta ki bazı Synth'ler bilinç kazanıp "hissetmeye" başlayana kadar. Dizi, yapay zekânın duyguları olduğunda onlara nasıl davranacağımızı ve "insan" olmanın ne anlama geldiğini sorguluyor.
Distopya deyince hep karanlık olmak zorunda değil. Bu komedi-drama, öldükten sonra bilincinizi lüks bir sanal gerçeklik oteline "yükleyebildiğiniz" bir dünyada geçiyor ancak bu dijital cennet de gerçek dünya gibi... Paranız varsa güzel, yoksa "reklam izlemek" veya "ekstra GB satın almak" zorundasınız. Dizi, teknolojiye dayalı sınıf ayrımcılığını komik bir dille ele alıyor.
İki yabancının, tüm zihinsel sorunlarını (travma, depresyon) kökten çözeceğini iddia eden gizemli bir ilaç denemesine katılmasını konu alıyor ancak bu teknolojik tedavi, onları kendi bilinçaltlarında ve alternatif gerçekliklerde tuhaf bir yolculuğa çıkarıyor. Emma Stone ve Jonah Hill'in performanslarıyla parlayan, kafa karıştırıcı ama bir o kadar da etkileyici bir mini dizi.